22 Ocak 2014 Çarşamba

MİHMANDAR İSKENDER PALA ÖZETİ-MİHMANDAR ROMANININ ÖZETİ-MİHMANDAR BİR EYÜP SULTAN ROMANI ÖZETİ

MİHMANDAR İSKENDER PALA ÖZETİ,MİHMANDAR ROMANININ ÖZETİ,MİHMANDAR BİR EYÜP SULTAN ROMANI ÖZETİ,mihmandar kitabının özeti,mihmandar özeti,mihmandar özeti iskender pala,mihmandar anlamı,eyüp sultana neden mihmandar denmiş,Hz. Eyyüp El Ensari
 MİHMANDAR ROMANININ ÖZETİ

Divan edebiyatı profesörü İskender Pala, yepyeni bir eser ile okuyucularının karşısında. Prof. Dr. İskender Pala'nın yeni romanının adı: Mihmandar (Bir Eyüp Sultan Romanı). Yine bir tarihî roman.
Yazar, bu eserinde Türk-İslam kültüründe önemli bir kişiyi
Hz. Eyyüp El Ensari'yi anlatıyor.
2014 yılının ilk günlerinde yayımlanmış olan kitap şimdiden en çok satanlar listesinin birinciliğine göz kırpıyor.
Kitap Kapı Yayınları'ndan çıktı. 400 sayfa olan kitabın basım yeri ise İstanbul.
Kitabı 14,5 TL'ye bulmanız mümkün. 

"Mihmandar"ın Anlamı Nedir?
Mihmandar kelimesinin TDK sözlüğüne göre anlamı "konukçu"dur.

DİJİTAL DEMANS SENDROMU-DİJİTAL DEMANS SENDROMU NEDİR-DİJİTAL DEMANS

DİJİTAL DEMANS SENDROMU,DİJİTAL DEMANS SENDROMU NEDİR,DİJİTAL DEMANS,dijital demans semptomları,dijital demans semptomu,dijital demans semptomu nedir,dijital demans semptomları nedir,dijital demans sendromu tedavisi

DİJİTAL DEMANS SENDROMU Genellikle 60 yaş ve üst grupta görülen unutkanlık ve konsantrasyon yetersizliğine yol açan demans, artık 30lu yaşlarda da görülmeye başlandı. Uzmanlar; akıllı telefon, bilgisayar, internet gibi teknolojik aletlerin aşırı kullanımına bağlı olarak gençlerde dijital demans sendromu görülebildiğini belirtiyor.

Henüz bir hastalık olarak nitelendirilmeyen dijital demans sendromu, uzmanlara göre çağımızın en önemli şikayetlerinden biri olabilir.


Bazı bilgileri ezberlemek yerine teknolojik aletlere kaydettiğimizi belirten uzmanlar, ileride belki de hafızamıza hiçbir şey kaydedemeyeceğimizi belirtiyor.

Fiziksel aktivitelere ve sanatsal faaliyetlere yönelmek bu sendromu önleyebiliyor.

19 Ocak 2014 Pazar

SOHBET-SÖYLEŞİ-SOHBET TÜRÜNÜN GENEL ÖZELLİKLERİ-SÖYLEŞİ TÜRÜNÜN ÖZELLİKLERİ-SOHBET NEDİR-SÖYLEŞİ NEDİR

SOHBET,SÖYLEŞİ,SOHBET TÜRÜNÜN GENEL ÖZELLİKLERİ,SÖYLEŞİ TÜRÜNÜN ÖZELLİKLERİ,SOHBET NEDİR,SÖYLEŞİ NEDİR,sohbet kelimesinin anlamı,söyleşi ne demek,türk edebiyatında söyleşi yazarları,türk edebiyatında söyleşi yazarları kimlerdir

SÖYLEŞİ (Sohbet)

İki anlamı olan sohbet kelimesi Arapçadan dilimize geçmiş bir kelimedir. Sohbet kelimesinin anlamları ise şunlardır:
1. Arkadaşlık, yârenlik;
2. Konuşma, görüşme, birlikte oturup söyleşme.

Sohbet (söyleşi) türü makaleye oldukça benzemektedir. Tabi makale gibi savunulan düşünceyi kanıtlamak gibi br durum yoktur. Makalelerin bir konuşma havası içinde daha senli benli olarak yazılan tarzına Söyleşi (Sohbet) denir. Sohbet, gazete ve dergi yazılarından biridir. Bu tür yazılarda içtenlik esastır. Yazar, düşüncelerini okuyucuya kabul ettirmek için okuyucuyu zorlamaz. Yazar, bu türde daha çok kendi kişisel düşüncelerini ileri sürer. Söyleşilerde, küçük fıkralar ve anılar da malzeme olarak kullanılır.

Söyleşi Türünün Genel Özellikleri:

* Kompozisyon türü olarak söyleşi; makale plânıyla yazılır. Fakat bir karşılıklı konuşma havası içindedir.
* Söyleşiler, genellikle günlük olayları konu edinir.
* Söyleşiler gazete ve dergi yazılarındandır ve oralarda yayımlanabilir.
* Yazarın, okuyucu ile bir sohbet havası içinde senli benli yani samimi bir şekilde konuştuğu yazı türüdür.
* Yazar, düşüncelerinin doğruluğunda ısrarcı değildir.
* Söyleşide, daha çok bireysel düşünceler vardır.
* Söyleşilerin en önemli özelliği, yazarın düşüncelerini içten bir uslupla okura aktarmasıdır.
* Bu türde hatıralar, fıkralar ve çeşitli güncel olaylar verilerek yazarın duygu ve düşünceleri desteklenebilir.

Sohbet Türünün Türk Edebiyatı'ndaki Önemli Temsilcileri

  • Ahmet Rasim - Ramazan Sohbetleri, Muharrir Bu Ya,
  • Suut Kemal Yetkin - Edebiyat Söyleşileri,
  • Şevket Rado - Eşref Saati,
  • Melih Cevdet Anday - Dilimiz Üzerine Söyleşiler,
  • Nurullah Ataç - Karalama Defteri
  • Cenap Şahabettin,
  • Refik Halit Karay,
  • Hasan Ali Yücel,
  • Attila İlhan gibi yazarlarımız söyleşi (sohbet) türünde eserler vermişlerdir.

18 Ocak 2014 Cumartesi

YEDİ MEŞALECİLER-YEDİ MEŞALECİLER TOPLULUĞU-YEDİ MEŞALECİLER ŞİİR TOPLULUĞUNUN DÜŞÜNCELERİ-YEDİ MEŞALECİLER ŞAİRLERİ

Osmanoflar,ziya osman sabanın eserleri,ömer lütfi bahşi ödemişli mi,yedi meşaleciler topluluğunun sanatçıları,yedi meşalecilerin şiir hakkındaki düşünceleri,odalar ve sofalar, yaşar nabi nayır hayatı
 
YEDİ MEŞALECİLER

1928 yılında ortaya çıkan bu topluluk, şiir ve yazılarını “Yedi Meşale” adlı eserde toplamıştır. 

Türkiye’de Cumhuriyet döneminde “sanat sanat içindir” deyip öz şiir anlayışını benimseyen ilk grup Yedi Meşaleciler’dir. Bu grubun şairlerine göre şiir hiçbir fikir ve ideolojik düşüncenin hizmetinde kullanılamaz. Gerçek şiir, sanat için yazılan, samimi ve yenilik dolu olan şiirdir.

Yedi Meşalecilerin özellikleri şunlardır:
  • Sanat, sanat için olmalıdır.
  • Edebiyatta taklitten kaçınılmalı, daima özgünlük, yenilik, samimiyet, canlılık aranmalıdır.
  • Batılı ilkelerle sanat yapılmalı, geleneksel temalar yerine yeni temalar şiire girmelidir.
  • Şiirde konu zenginliğini artırmak için hayalden yararlanılmalıdır.
  • Şiirde milli ölçümüz olan hece ölçüsünü kullanmışlardır.
  • Çarpıcı imge ve benzetmelerle şiirleri zenginleştirmişler ve eserleri ustalıkla yapılmış birer tablo değeri taşır.
  • Fransız sembolistlerin etkisinde kalarak eserlerini oluşturmuşlardır.
  • Edebiyatımızda kısa süreli bir yankı uyandıran Yedi Meşaleciler topluluğu, hedeflerini gerçekleştiremeden dağılmışlardır.
Yedi Meşaleciler Topluluğun Sanatçıları:

1. SABRİ ESAD SİYAVUŞGİL (1907 – 1968)
İlgi çeken ev içi eşya ve  betimlemelerinden  sonra özellikle çevirileri ve edebiyatı yakından takip eden denemeleriyle edebiyatla olan bağlantısını sürdürdü. Psikoloji profesörü olarak ilmi çalışmalara kendisini verdi. Şiirlerini "Odalar ve Sofalar" adlı kitapta topladı.

2. YAŞAR NABİ NAYIR (1908 – 1981)
Şiirlerini "Kahramanlar" ve "Onar Mısra" adlı eserlerde topladı ve diğer edebiyat türlerinde eserler verdi. 1933 yılında çıkarmaya başladığı Varlık dergisini ömür boyu devam ettirdi. (Dergi hâlâ varlığını devam ettirmektedir.) Bu dergi Türk edebiyatının gelişmesinde, yeni kabiliyetlerin yetişmesinde ve tanıtılmasında önemli rol oynadı. Ayrıca Varlık yayınlarıyla da bir edebiyat kütüphanesi kurdu. 

3. MUAMMER LÜTFİ BAHŞİ (1903 – 1947)
"Türk Akdeniz" dergisinin yazar kadrosunda yer aldı. Çeşitli dergilerde yayımlanan şiirlerini kitaplaştırmamıştır. Topluluğun dağılmasından sonra bütünüyle edebiyattan koptu. 

4. VASFİ MAHİR KOCATÜRK (1907 – 1961)
Şiirlerini "Tunç Sesleri", "Geçmiş Geceler", "Bizim Türküler", "Ergenekon" adlı eserlerde topladı. Asıl çalışmasını edebiyat tarihi ve incelemesine ayırdı. 

5. CEVDET KUDRET SOLOK (1907 – 1992)
Şiirlerini "Birinci Perde" adlı kitabında  topladı. Roman ve tiyatro türlerinde de eser veren Cevdet Kudret, okul kitapları ve edebiyat tarihimizle ilgili ciddi eserler yazdı.

6. ZİYA OSMAN SABA (1910 – 1957)
Grubun şiire en sadık şahsiyeti oldu. "Sebil ve Güvercinler", "Geçen Zaman", "Nefes Almak" adlı kitaplarında şiirlerini toplayan Ziya Osman Saba hikâyeler de yazmıştır. Özellikle ev içi şiirler yazdı ve kendisinden daha kabiliyetli bir başka şaire, Behçet Necatigil’e örnek oldu. Şair yalnızlık duygusunu ve hatıraları şiirlerinde başarıyla dile getirir. Heceyi, duraklarında değişiklik yapmadan kılınır. Serbest şiir örnekleri de vermiştir. Ziya Osman, bütün insanların mutlu olduğu ve herkesin hoşgörü içinde yaşadığı bir dünya özlemiyle yaşar. Bu yönüyle Yunus Emre ve Mevlana geleneğinin modern çağdaki sesidir.

7. KENAN HULUSİ KORAY (1906 – 1944)
İçlerindeki tek hikâye yazardır. Yaşadığı sürede beş hikâye kitabı yayınlamış, “Osmanoflar” romanı ve kısa hikâyelerinin birçoğu gazete sayfalarında kaybolup gitmiştir. Gazeteciliğinin de etkisiyle küçük hikâye tarzını benimseyen sanatçı, Cumhuriyet döneminde korku türünde örnekler veren ilk hikâyecidir. Önemli hikâyeleri: "Bir Yudum Su", "Osmanoflar", "Bahar Hikâyeleri", "Bir Otelde Yedi Kişi".

ÖZ ŞİİR ANLAYIŞINI SÜRDÜREN ŞAİRLER-SAF ŞİİR ANLAYIŞINI SÜRDÜREN ŞAİRLER

ÖZ ŞİİR ANLAYIŞINI SÜRDÜREN ŞAİRLER,SAF ŞİİR ANLAYIŞINI SÜRDÜREN ŞAİRLER,NECİP FAZIL KISAKÜREK,BİR ADAM YARATMAK ÖZETİ,ahmet hamdi tanpınar,huzur romanının özeti,Om Mani Padme Hum,fransız sembolistler
 
Öz Şiir Anlayışını Sürdüren Şairler

1. NECİP FAZIL KISAKÜREK (1905 – 1983)
  • Şiirleri ve tiyatrolarıyla ün kazanmış usta bir yazardır.
  • “Büyük Doğu” ve “Ağaç” dergilerini çıkarmıştır.
  • Fransız sembolistlerinden ve halk şiirinden yararlanarak heceyle kendine has, başarılı şiirler yazmıştır.
  • İlk dönem şiirlerinden sonra mistik konuları, madde ve ruh ilişkisini, insanın evrendeki yerini konu edinen şiirler yazmıştır.
  • “Kaldırımlar” şiiriyle geniş bir kesim tarafından tanınmış ve sevilmiştir.
  • Şiirlerini “Çile” başlığı altında bir kitapta toplamış ve bu kitapta şiir anlayışını düzyazı olarak anlatmıştır.
  • Eserleri:
  • Şiir: Örümcek Ağı, Kaldırımlar, Ben ve Ötesi, Sonsuzluk Kervanı, Çile
  • Oyun: Tohum, Bir Adam Yaratmak, Künye, Sabırtaşı, Para, Nam-ı Diğer Parmaksız Salih, Reis Bey, Yunus Emre, Abdülhamit Han, Ahşap Konak, Siyah Pelerinli Adam
  • Öykü: Hikâyelerim
  • Roman: Aynadaki Yalan
  • Anı: Yılanlı Kuyudan
2. AHMET HAMDİ TANPINAR (1901 – 1962)
  • Şiir, öykü, roman, edebiyat tarihi, makale, deneme alanlarında eserler vermiştir.
  • Eserlerinde Doğu-Batı çatışması, “rüya” ve “zaman” kavramları, “geçmişe özlem”, “mimari” ve “musiki” öne çıkar.
  • “Ne içindeyim zamanın! Ne de büsbütün dışında” dizeleri onun zamanı kavrayışının özünü vermektedir.
  • “Bursa’da Zaman” şiiri geniş bir kesim tarafından sevilmiştir.
  • Ahmet Haşim’in özellikle de Yahya Kemal’in etkisinde kalmış, Sembolizmden etkilenmiştir.
  • Romanlarında psikolojik tahlillere önemle eğilen yazarın; kendine has bir üslubu vardır.
  • Yazarlığı dışında İstanbul Üniversitesi’nde edebiyat profesörlüğü, milletvekilliği de yapmıştır.
  • “Beş Şehir” adlı önemli deneme kitabında Ankara, Erzurum, Bursa, Konya ve İstanbul’u anlatmıştır.
  • “Huzur” romanı, aşkı, psikolojiyi ve Doğu-Batı karşıtlığını içerir; roman kişilerinin adlarının verildiği dört bölümden oluşur: İhsan, Nuran, Suat ve Mümtaz.
  • Eserleri:
  • Şiir: Bütün Şiirleri
  • Roman: Mahur Beste, Saatleri Ayarlama Enstitüsü, Huzur, Sahnenin Dışındakiler, Aynadaki Kadın.
  • Öykü: Abdullah Efendi’nin Rüyaları, Yaz Yağmuru.
  • Deneme: Beş Şehir, Yaşadığım Gibi.
  • Makale – İnceleme: Yahya Kemal, XIX. Asır Türk Edebiyatı Tarihi, Edebiyat Üzerine Makaleler.
3. AHMET MUHİP DIRANAS (1908 – 1980)
  • Şiirleriyle tanınmakla birlikte tiyatro eserleri de vardır. Fransız sembolizmiyle Türk şiir geleneğini başarıyla kaynaştırmıştır.
  • Hece ölçüsüyle biçimsel mükemmelliğe önem verdiği şiirler yazmıştır. Aşk, insanın iç dünyası gibi bireysel duyguları işlemiştir.
  • Kar, Olvido, Ağrı ve Fahriye Abla şiirleriyle sevilmiştir.
  • Eserleri:
  • Şiir: Şiirler
  • Oyun: Gölgeler, O Böyle İstemezdi. 
4. CAHİT SITKI TARANCI (1910 – 1956)
  • Otuz Beş Yaş, Desem ki ve Gün Eksilmesin Penceremden şiirleriyle tanınır.
  • Şiirlerinin çoğunda ölüm konusunu işlemiştir.
  • Romantizm ve sembolizmden etkilenmiştir.
  • Hece ölçüsüyle yazdığı şiirleri de serbest şiirleri de vardır.
  • Şiirde biçime, kafiyeye ve ahenge önem vermiştir.
  • Eserleri:
  • Şiir: Otuz Beş Yaş, Düşten Güzel, Ömrümde Sükût, Sonrası
  • Mektup: Ziya’ya Mektuplar
5. ASAF HALET ÇELEBİ (1907 – 1958)
  • Hiçbir akıma girmeyen kendine has bir şairdir.
  • Gençlik yıllarında divan edebiyatından etkilendi. Gazeller ve rubailer yazdı.
  • 1937′den sonra serbest ölçü kullanmaya ve Batı şiirinin tekniklerine yönelmeye başladı.
  • Şiirlerinde dinlerden, ideolojilerden, toplumsal olaylardan çok Anadolu-İran-Hindistan çizgisi üzerinde uzanan bir yaşamın görünümlerini sesler aracılığıyla dile getirdi.
  • Eserleri:
  • Şiir: He, Lâmelif, Om Mani Padme Hum

ÖZ ŞİİR ANLAYIŞINI SÜRDÜREN ŞİİR-SAF ŞİİR AKIMI-ÖZ ŞİİR ANLAYIŞINI SÜRDÜREN SANATÇILAR

saf şiir anlayışı, öz şiir anlayışını sürdüren şiir, öz şiir anlayışını sürdüren şairler,öz şiir anlayışını sürdüren sanatçılar,öz şiir anlayışı ahmat haşimin hangi makalesi ile başlar, saf şiir anlayışı ahmet haşimin şiir hakkında bazı mülahazalar adlı yazısı ile başlar

ÖZ ŞİİR ANLAYIŞINI SÜRDÜREN ŞİİR 

Türk edebiyatında “Saf Şiir” (Öz Şiir) eğilimi Ahmet Haşim’in yazmış olduğu “Şiir Hakkında Bazı Mülahazalar” adlı makalesiyle başlar.

Sanatın bir biçim sorunu olduğuna inanan bu sanatçılar için önemli olan iyi ve güzel şiir yazmaktır. Bu anlayışla kendilerine özgü imge düzeni oluştururlar. Özgün ve yaratıcı olan bu imgeler, dilin mantığına uygun ve dilin anlam alanını genişletir ve dile yeni olanaklar sunan bir yapıya sahiptir. Dilde öze dönme düşüncesi, kendini rahat şiir yazma şeklinde ilk öge olarak gösterir. Şiirsel anlatımın zirvesine ulaşmak düşüncesi ile dilin yücelişi paralellik gösterir.

Şiirde her türlü ideolojik düşüncenin dışında kalarak sadece okuyucuda estetik haz uyandıran şiir yazma eğilimi, bu şairleri her türlü mektepleşme eğiliminin dışında kalıp bireysel şahsiyetler olarak şiir yazmaya yöneltmiştir.

Şiiri asil bir sanat olarak kabul eden bu şairlerde düşsel ve bireysel yön ağır basar. İçsel ve bireyci bir yaklaşımla evrensel insan tecrübesini dile getirirler. 

Saf şiir anlayışında estetik tavır ön plana çıkmaktadır. Bu anlayıştaki şairler öğretici (didaktik) bilgiden uzak durup bir şey öğretmeyi değil, musikiyle ya da musikinin çağrıştırdığı, uyandırdığı imgelerle insanın estetik duyarlılığını doyurmayı amaçlamışlardır. Yani bu sanatçılar şiirde anlama fazla önem vermezler. Anlaşılmak için değil; duyulmak, hissedilmek için şiir yazarlar.

Şiirde biçim endişesi duyan bu şairlerde dize ve dil baş tacı edilmiştir. Disiplinli çalışarak mükemmele varan saf şiir yazma endişesi eserlerde kendini hissettirir.

Gizemsellik, simgecilik, bireysellik, ruh, ölüm, masal, rüya, mit temalarının yoğun olarak işlendiği bu şiirler zekâ ve bilinçle bütünleştirilerek yazılmıştır.

Öz Şiir Anlayışını Sürdüren Şiirin Özellikleri:
  • Milli Edebiyat Döneminin şiir hareketleri bu akımın oluşmasında etkili olmuştur.
  • Bu akımın sanatçıları tarafından şiir dili her şeyin üzerinde görülür.
  • Şiir bir biçim (form) sorunudur. Ahenk söyleyiş tarzı, müzikalite, kafiye ile sağlanır.
  • Amaç iyi ve güzel şiir yazabilmektir.
  • Dilde sadeleşme görülür.
  • Şiir, asil bir sanat olarak kabul edilir.
  • Bu akımın şairleri için en değerli şey dizedir.
  • Şairlerin kendilerine özgü bir imge düzenleri vardır.
  • İçsel bir yaklaşımla insan anlatılır.
  • Şiirin toplum için değil sanat için olduğunu iddia ederler ve şiirlerini sanat için yazarlar. "Sanat için sanat" görüşü hakimdir.
  • Şiirler ideolojik düşüncenin esiri olmamalıdır.
  • Güzel şiir ancak disiplinli bir çalışma ile elde edilir.
  • Şiir emek işidir.
  • ÖZ ŞİİR ANLAYIŞINI SÜRDÜREN ŞAİRLER İÇİN BURAYA TIKLAYINIZ...

15 Ocak 2014 Çarşamba

ANLATIM TÜRLERİNİN SINIFLANDIRILMASI-ANLATIM TÜRLERİNİN SINIFLANMASI-ANLATIM TÜRLERİNİ SINIFLAMA

ANLATIM TÜRLERİNİN SINIFLANDIRILMASI, ANLATIM TÜRLERİNİN SINIFLANMASI, ANLATIM TÜRLERİNİ SINIFLAMA, ANLATIMDA SINIFLAMA, ANLATIMDA SINIFLANDIRMA, 10 SINIF DİL VE ANLATIM

ANLATIM TÜRLERİNİN SINIFLANDIRILMASI

Her anlatım gerçekleştiği bağlam içinde ayrı bir bütünlük arz eder. Anlatım, dil bilgisi kuralları ve anlam ilişkisi ile birbirine bağlanan cümle ve paragraflardan meydana gelir.

Edebî türler veya metin türlerinde farklı anlatım birimleri bir araya gelir. Örneğin bir öyküde betimleme (tasvir etme), açıklama, tanıtma amacıyla yazılmış parçalar hikâye etme çevresinde birleştirilir. Makale türünde ise açıklama, tanımlama, tartışma, gibi anlatım biçimleri birlikte kullanılabilir.

Anlatımın gerçekleşmesi esnasında iletişime katılan öğelerin, anlatımın amacı, alıcıda uyandırılmak istenilen duygu ya da düşünce, anlatıcının anlatılan konu veya obje karşısındaki tavrı anlatım türünü belirler.

Düzenleme Kod Blogcum Tasarım : BloggerMotion

Yukarı Çık Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...