27 Şubat 2015 Cuma

EDEBİYAT AKIMLARI: SEZGİCİLİK (İntüisyonizm)


EDEBİYAT AKIMLARI: SEZGİCİLİK 

Bu akıma yön veren düşünceler büyük ölçüde Fransız filozof Henri Bergson’un sezgicilik/ruhçuluk felsefesine dayanır. 
Materyalizme (maddeciliğe) ve pozitivizme karşı olan, idealist bir yaklaşımdır. Bu anlayışa göre, bilginin asıl kaynağı akıl değil sezgidir. 
İnsanın sezgi gücünün hayalleri ve duyguları belirlediği, maddenin, varlığın buna bağlı olarak şekillendiği savunulur. “Dış dünya, varlık, madde, eşya” ruhun düşüncenin bir ürünüdür. 
Sembolist şairlerin, saf şiir anlayışını savunan şairlerin varlığa yaklaşım biçimleri büyük ölçüde sezgici felsefeye dayanır. Belirleyici olan somut varlık değil, şairin duyuş, görüş, düşünüş tarzıdır. 
Dış dünya, insanın iç dünyasını ifade etmeye yarayan simgeler âlemidir. 
Dış dünya; düşünceyle, duyguyla, algıyla, rüyayla anlamlandırılabilir. 
Bu akım edebiyatımıza Cumhuriyet döneminde girmiştir. Türk şiirinde sezgici yaklaşımın en önemli temsilcisi Ahmet Hamdi Tanpınar’dır. Necip Fazıl Kısakürek, Âsaf Halet Çelebi gibi şair ve yazarlar üzerinde de bu anlayışın etkileri vardır.

ALİ NİZAMİ BEYİN ALAFRANGALIĞI VE ŞEYHLİĞİ (ABDÜLHAK ŞİNASİ HİSAR) ROMAN ÖZETİ

abdülhak şinasi hisar kimdir, abdülhak şinasi hisar eser özetleri, abdülhak şinasi hisar yaşamı ve edebi kişiliği, abdülhak şinasi hisar eserleri, abdülhak şinasi hisar ali nizami beyin alafrangalığı ve şeyhliği

Yapı Kredi Yayınları'ndan çıkan "Ali Nizami Bey'in Alafrangalığı ve Şeyhliği" adlı eser
Abdülhak Şinasi Hisar tarafından kaleme alınmıştır. Kitap 67 sayfadan ibarettir. 

ali nizami beyin alafrangalığı ve şeyhliği
ali nizami beyin alafrangalığı ve şeyhliği
Abdülhak Şinasi Hisar, bu uzun hikayesinde (zira eser roman olamayacak kadar kısa bana göre) bir zamanlar servet içindeyken birtakım halleri yüzünden bir türlü rahata kavuşamayan Ali Nizami Bey'in çeşitli israflar, para saçmalar, gereksiz harcamalar ve alışverişler yüzünden her şeyini kaybetmesi ve daha sonra ise Bektaşi şeyhliğine soyunması ardından da huzur bulması anlatılıyor.
abdülhak şinasi ali nizami beyin alafrangalığı ve şeyhliği
abdülhak şinasi hisar ali nizami beyin alafrangalığı ve şeyhliği

Eserin dili yer yer biraz ağır olmakla beraber yie yer yer bir paragraf boyutundaki cümleler de eserin bir diğer yönü.

Her eserinde olduğu gibi Abdülhak Şinasi Hisar'ın bu eserinde de "hatıra" (anı) ön plana çıkıyor.


Okumak isteyen arkadaşlara önerilir.

Bu sayfaya nasıl geldiniz:
abdülhak şinasi hisar kimdir, 
abdülhak şinasi hisar eser özetleri, 
abdülhak şinasi hisar yaşamı ve edebi kişiliği, 
abdülhak şinasi hisar eserleri,  
abdülhak şinasi hisar ali nizami beyin alafrangalığı ve şeyhliği

ABDÜLHAK ŞİNASİ HİSAR YAŞAMI, EDEBİ KİŞİLİĞİ, ESERLERİ



abdülhak şinasi hisar kimdir, abdülhak şinasi hisar eserleri, abdülhak şinasi hisar edebi kişiliği, abdülhak şinasi hisar eser özetleri, abdülhak şinasi hisar en önemli eseri 
Anne tarafından dedesi Muhtar Bey'in Rumelihisarı'ndaki yalısında 14 Mart 1887 tarihinde doğdu.
Abdülhak Şinasi Hisar'ın çocukluğu, Rumelihisarı, Büyükada ve Çamlıca dolaylarında geçti. 1898 yılında GalatasaraySultanisi’ne  (bugünkü adıyla Galatasaray Lisesi) girdi.

Daha sonra 1905 yılında ailesine haber vermeden  Galatasaray Sultanisi'nden ayrılarak Fransa’ya Paris'e gitti. 1908 yılına kadar Paris’te École Libre des Sciences Politiques’e devam etti. Paris'te Prens Sebahattin, Dr. Nihat Reşat Belger, Ahmet Rıza Bey ve Yahya Kemal ile sık sık görüşür.

ABDÜLHAK ŞİNASİ HİSAR ESERLERİ YAŞAMI
ABDÜLHAK ŞİNASİ HİSAR
II. Meşrutiyet’in ilânından (1908) sonra Türkiye’ye döndü. Fransız ve Alman şirketlerinde, Osmanlı Bankası’nda, Reji İdaresi’nde, 1931’den sonra ise Ankara’ya yerleşerek Dışişleri Bakanlığı’nda çalıştı. 1948’de İstanbul’a döndü ve Ayaspaşa’da Boğazı gören bir apartman dairesine yerleşti. Bir süre Türk Yurdu dergisinin genel yayın müdürlüğünü üstlendi (1954-57). 3 Mayıs 1963tarihinde Cihangir’deki evinde beyin kanaması sebebiyle vefat etti.

Edebiyata Mütareke yıllarında Dergâh ve Yarın dergilerindeki şiir, kitap tanıtma ve eleştiri yazılarıyla başladı. 1921’den itibaren İleri ve Medeniyet gazetelerindeki yazılarıyla tanındı; Ağaç, Varlık, Ülkü ve Türk Yurdudergileri ile Milliyet, Hâkimiyet-i Milliye (Ulus) ve Dünya gazetelerinde yazdı. Cumhuriyet dönemi yazarı olmasına rağmen dil ve üslup açısından Meşrutiyet kuşağına bağlı kalan Abdülhak Şinasi Hisar’ın bütün yapıtları esas olarak “hatıra”ya (anıya) dayalıdır. Romanlarında Maurice Barrés, Anatole France ve Marcel Proust gibi yazarların edebiyat anlayışlarını benimsemiş ve yansıtmıştır.

1942 CHP Hikâye ve Roman Ödülü yarışmasında üçüncülük alan “Fahim Bey ve Biz” adlı romanı Almancaya çevrildi (Unser Guter Fahim Bey, Çev.: Friedrich Von Rummel, 1956). Sermet Sami Uysal (Varlık Yayınları, 1961) ve Necmettin Türinay’ın (M.E.B., 1988) "Abdülhak Şinasi Hisar" adlı birer kitabı vardır. Ölümünden sonra "Abdülhak Şinasi Hisar: Seçmeler" (Haz.: S. İleri, YK7Y, 1992), "Geçmiş Zaman Edipleri" (Haz.: T. Yıldırım, Selis, 2005) ve “Kelime Kavgası” ; “Edebiyata ve Romana Dair” (Selis, 2005) adlı üç kitabı daha çıkmıştır. Emre Aracı “Boğaziçi Mehtapları”ndan esinlenerek aynı adlı bir keman konçertosu (1997) bestelemiştir.

ESERLERİ

    Fahim Bey ve Biz (1941; 1942 CHP Hikâye ve Roman Ödülü üçüncülüğü)
    Çamlıca’daki Eniştemiz (1944)
    Ali Nizami Bey’in Alafrangalığı ve Şeyhliği (1952)

Anı

    Boğaziçi Mehtapları (1942)
    Boğaziçi Yalıları (1954)
    Geçmiş Zaman Köşkleri (1956)

Fıkra

    Geçmiş Zaman Fıkraları (1958)

Antoloji

    Aşk imiş her ne var alemde (1955)

Biyografi

     İstanbul ve Pierre Loti (1958)
    Yahya Kemal’e Veda (1959)
    Ahmet Haşim : Şiiri ve Hayatı (1963)

Bu sayfaya nasıl geldiniz:
abdülhak şinasi hisar kimdir, 
abdülhak şinasi hisar eserleri,  
abdülhak şinasi hisar edebi kişiliği,  
abdülhak şinasi hisar eser özetleri,  
abdülhak şinasi hisar en önemli eseri


25 Şubat 2015 Çarşamba

Başaklar Gece Doğar (Osman Şahin) Kitap Özeti ve Tanıtımı

osman şahin başaklar gece doğar,başaklar gece doğar özeti, osman şahin kitapları özetleri, osman şahin sonuncu iz kitap özeti
Edebiyatımızın usta hikayecilerinden Osman Şahin'in "Başaklar Gece Doğar" adlı romanı Berfin Yayınlarından çıkmış.

Kitap saman kağıda basılmış. Roman 212 sayfadan ibaret. Eserin ilk baskısı 1991 Ekim ayında Cem Yayınevi'nden çıkmış. İkinci baskı ise 1999 Ekim ayında Berfin Yayınları'ndan çıkmış.( Elimizdeki roman da bu baskıdan okunmuştur.)





Roman, Çukurova gibi verimli bir bölgede yaşayan ancak topraksız olan köylülerin ağaya karşı verdikleri mücadele anlatılıyor. "Başaklar Gece Doğar" adlı bu romandaki olaylar 1970'li yıllarda geçmektedir. Adana'nın Ceyhan ilçesine bağlı Sarıbahçe köyünde bütün köylülerin katılımıyla gerçekleşen bir toprak işgalinin gerçek öyküsü romandaki olayların kaynağını oluşturuyor. "Bitek" bir hazine arazisini yıllardır belki de yüz yıllardır ekip-biçerek işgal eden toprak ağalarına seslerini çıkarmayan yetkililerin, aynı toprakların pek azına giren köylülerin üstüne yırtıcı kuşlar gibi nasıl geldiğini okuyacaksınız bu romanda. Yine bu romanda yaşayabilmek içn hayata elleriyle, ayaklarıyla sımsıkı sarılan köylülerin açlığın, yoksulluğun ve sömürünün elinde ne hale geldiklerini bulacaksınız.
Osman Şahin'in o muhteşem dili bu romanda da sizi bulacak. Ancak yer yer yapılan yazım hataları biraz canınızı sıkabilir. Tabi bu hataların nereden kaynaklandığını bilemiyoruz.
Adana iline bağlı Ceyhan ilçesini bir köyü olan Sarıbahçe gerçekte de var olan bir yer. Hatta buraya tıklayarak köy hakkında bilgi edinebilirsiniz.


Osman Şahin "Sonuncu İz" kitabı için tıklayınız...

Bu sayfaya nasıl geldiniz:
osman şahin başaklar gece doğar,
başaklar gece doğar özeti, 
osman şahin kitapları özetleri, 
osman şahin sonuncu iz kitap özeti
osman şahin kitapları

17 Şubat 2015 Salı

MASALCILIK NEDİR - MASAL ANLATMA GELENEĞİ NEDİR


masalcılık nedir, masal anlatma geleneği,masalın özellikleri nelerdir, masaldaki hayal ögeleri nelerdir, masalda zaman ve mekan kavramları nasıldır,dünyadaki ilk masallar hangi millete aittir, masaldaki tekerlemeler, masal tekerlemeleri
şahıs kadrosu insanlar, hayvanlar, cadı, cin, dev, peri gibi varlıklardan oluşan, olay örgüsü bu varlıkların gerçekleştirdikleri olağanüstülükler üzerine kurulan, yer ve zaman  bakımından tümüyle hayal gücüne dayanan halk öyküleridir. Masalların böylelikle oluşturulması ve yüzyıllar boyunca anlatılması sonucu gelişen edebiyat geleneğine masalcılık (masal anlatma geleneği) denir.
Masalcılık geleneğinin nerede başladığına dair kesin bir bilgi yoktur. Ancak ilk masalların Hindistan’da anlatıldığı ve buradan bütün dünyaya yayıldığı uzmanlarca tahmin edilmektedir.
Masallar, genellikle anonimdir. Masalların önemli bir bölümü, sözlü gelenek yoluyla kuşaktan kuşağa aktarılmış, daha sonra masallar bir edebiyatçı tarafından derlenerek yazıya geçirilmiştir.
Masal, bütün dünyada -özellikle de gazete, dergi, radyo, televizyon, internet gibi bilgi ve eğlence kaynaklarının olmadığı dönemde- çocukları eğlendirmenin ve eğitmenin en önemli aracı olarak görülmüş; bundan dolayı da masal metni kadar masalı anlatan kişi (masalcı) de önem kazanmıştır.
Masallar, destanlardan farklı olarak mensur (düz yazı-nesir) şekilde ve tamamen hayal gücünden yararlanılarak oluşturulur. Masallarda akıcı, duru, açık ve yalın bir anlatım kullanılır; uzun betimlemelere (tasvirlere),  psikolojik çözümlemelere yer verilmez. Olayların anlatımında geniş zaman ya da öğrenilen (-miş’li) geçmiş zaman kipi kullanılır. 
Masallar genellikle bir tekerleme ile başlar. Bu tekerlemede masala hazırlık yapılır. Aynı zamanda tekerlemelerde masaldaki olağanüstülükler vurgulanırken mekan ve zaman kavramlarının da alt üst edildiği verilir.Bu tekerlemeler birtakım kafiyeli (uyaklı) sözlerden oluşur ve masalcının masal anlatmadaki ustalığını gösterir.
Masallarda kişi kadrosu çoğunlukla iyilik-kötülük, adalet-zulüm, alçakgönüllülük-kibir gibi zıt durumları temsil eden varlıklardan oluşur. Bu kişi kadrosu insanlar, hayvanlar, bitkiler, cansız varlıklar; dev, cin, peri vb. varlıklar olabilir. Masaldaki olaylar, bu varlıkların temsil ettikleri kavramların zıtlığından doğan çatışma ya da insanların ulaşılması zor olan hayalleri üzerine kurulur. Masallardaki mekânlar tümüyle hayal gücüyle yaratılır. Bu mekanlar Kaf Dağı, devler âlemi, gerçek dünyada olamayacak bir yer, saray, ırmak, şehir vb. olabilir. Masallardaki olaylar yaşadığımız dünyadakine benzemez. Gün, ay, yıl, yüzyıl gibi sürelerin anlamını kaybettiği hayal ögesi olan bir zaman diliminde gerçekleşir.



Masallarda ulusal (milli) ve dinî unsaurlara çoğunlukla yer verilmez. Bu bakımdan masalların evrensel bir özellik gösterdiği söylenebilir. Bununla birlikte her masal, oluşturulduğu topluma ait birtakım izleri bünyesinde barındırır.
Masallar tür bakımından beşe ayrılarak incelenebilir:

1. Asıl masallar
2. Hayvan masalları
3. Güldürücü masallar
4. Zincirlemeli masallar
5. Yapma masallar
Dünyada Ezop masalları, Binbir Gece masalları; bizim edebiyatımızda da Keloğlan masalları önemlidir.

Düzenleme Kod Blogcum Tasarım : BloggerMotion

Yukarı Çık Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...